Varlığın maddi cinsten olduğunu ileri sürenlere felsefede maddeciler (materyalistler) denir.
Materyalistlere göre var olan her şey bize başka türlü görünse de gerçekte maddedir veya maddi bir
şeydir.
Madde mekanda bir yer işgal eden, elle tutulabilir, somut, fiziksel, niceliksel olarak ölçülebilir,
deneysel olarak çözümlenebilir bir şeydir. Materyalizmi savunan başlıca filozoflar Demokritos,
T.Hobbes, La Mettrie ve K.Marx‘tır. Materyalizme göre madde düşünceden önce geldiği için
materyalistler tanrıtanımazlar.
DEMOKRİTOS
* Materyalizmin önde gelen temsilcilerinden olan Demokritos "atomculuğun" (atomizmin) kurucusu sayılır. Ona göre evrendeki
tüm varlıklar atomdan meydana gelmişlerdir. Atomlar ezeli ve
ebedidir, ne olmuşlardır ne de yok olacaklardır, yani baştan beri
vardırlar. Maddi özellik taşıyan bu atomlar yer kaplarlar, gözle
görünmezler ve bölünmezler. Sayısız biçimdedirler (yuvarlak, çengelli,
ip gibi v.b.) ağırlıkları vardır ve sürekli hareket halindedirler.
* Demokritos‘a göre örneğin kaba ve ağır hareket eden atomlar
toprağı, hareketleri hızlı olan ince atomlar da hava ve suyu
oluştururlar. Evrendeki tüm varlıklar hatta ruh gibi maddi olmadığını
sandığımız varlıklar bile bu atomlardan oluşmuştur.
* Demokritos‘a göre evrende atomların çeşitli oranlarda birleşmesiyle
oluşmuş bu düzen bir yaratıcı tarafından değil, kendiliğinden
oluşmuştur. Bu oluşumda ne bir yaratıcı güç, ne de bir rastlantı rol
oynamaz. Evren mekanik hareket yasalarına göre kurulmuş ve bu yasalara göre işlemektedir.
HOBBES
Hobbes‘a göre töz (cevher) olarak yalnız madde vardır. Evrendeki tüm varlıklar maddenin biçim almış
şekli olan cisimlerden oluşur. Evrenin her parçası cisimdir, cisim olmayan şey evrenin bir parçası
değildir.
Hobbes‘e göre dünya mekanik hareket yasaları tarafından yönetilen cisimler bütünüdür. İnsan ve
hayvan da bu bütünün bir parçasıdır. Ona göre maddeden ayrı bir ruh da yoktur. Ruh da bir cisimdir,
ince bir cisimdir. Duyum, düşünme, hatırlama gibi olaylar da cisimlerin birbiri üzerine etkilerinden
oluşan maddi-cisimsel olaylardır. Bu bakımdan melek, tanrı gibi maddi olmayan şeyler yoktur, bunlar
hayal ürünüdür.
LA METTRIE
Bir hekim olan La Mettrie Hobbes gibi evrende tek tözün madde olduğu maddenin düşünceden önce
geldiği kanısındadır.
La Mettrie‘nin materyalizmi Descartes‘in mekanist doğa felsefesi ve Locke‘un
duyumculuğuna dayanır. Yani evreni kendi başına var olan mekanik hareket
yasalarına göre işleyen bir makine gibi görür. (Demokritos ve Hobbes‘ta olduğu gibi.)
* Ona göre evrendeki tüm varlıklar özde maddeden var oldukları için insan, hayvan
ve bitki arasında nitelik farkı yoktur, özde birdirler. Sadece derece farkı vardır.
* Ayrıca yurttaşı Fransız Descartes‘in hayvanları birer "otomat" saymasını doğru
bulur. Ancak bununla yetinmeyerek daha ileriye gider. İnsanların da birer makine
olduğunu ileri sürer. Aradaki fark insanın daha karmaşık bir makine oluşturur. Descartes‘ la ayrıldıkları
nokta ise Descartes‘ tan farklı olarak hayvanlarda da düşünme yeteneği
olduğu kanısındadır.
Filozofa göre tüm varlıkların özünde madde olduğu gibi ruh, düşünme gibi
maddesel olmadığını düşündüğümüz olayların bile maddesel bir temeli
vardır. Örneğin: Düşünme beynin bir işlevi, ruh ta bedenin bir türevidir.
Ruhi olaylar biyolojik-organik olaylara indirgenebilirler. Görüşlerinin
mantıksal bir sonucu olarak ta insan La Mettrie‘ ye göre doğaüstü bir
yaradanın yarattığı ayrıcalıklı bir varlık değildir. Diğer hayvan ve bitki
türleri gibi insan da bir anda oluşmamıştır. İnsan bugünkü biçimini en ilkel
organizmalardan derece derece, gittikçe daha yüksek organizmaları
çıkaran ―doğal evrim‖e borçludur.
* 20. yy da doğa ve toplum bilimlerindeki gelişmeler La Mettrie, Hobbes
v.b. mekanik materyalizmi savunan filozofların görüşleriyle çelişir duruma
düştü. Bunun üzerine Karl Marx, git gide gözden düşen materyalizme yeni
bir ivme kazandırmak için mekanik materyalizmden farklı bir materyalizm
türü olan ―diyalektik materyalizm‖i ortaya koydu.
KARL MARX
Maddenin değişmez töz olduğunu ileri süren Marx, Feurbach‘ın materyalizmi ve Hegel‘in diyalektik
anlayışından etkilenmiş, bu ikisini birleştirerek "Diyalektik Materyalizm" adı verilen yeni bir kuram
oluşturmuştur.
Diyalektik Materyalizm: Marx‘a göre evrenin yapısı maddeseldir. Yani evrendeki varlıklar Tanrı, Geist v.b. türden idea
(düşünsel) bir temele dayanmazlar. Ona göre madde baştan beri vardır, öncesiz ve sonrasızdır. Maddi
nitelikli olan evren olmuş bitmiş bir şey değil diyalektik (tez-antitez=sentez) biçiminde ilerleyen bir
süreçtir. Bu süreçte madde; atomdan moleküle, molekülden
canlı hücreye, bitkiye, insana doğru bir gelişme gösterir. Yani
maddeden diyalektik bir süreçle evrendeki tüm varlıklar türer.
Diyalektiğe göre zıt varlıklar (tez) karşıtını (antitez) yaratarak
bunlarla çatışmaya girer ve bu çatışmadan yeni varlıklar (sentez)
oluşur. Maddenin bu diyalektik açılımı olmuş bitmiş değil şu anda
sürmektedir ve sonrada sürecektir.
Tarihsel Materyalizm: Marx tarihteki toplumsal, ekonomik, siyasal olayları da bu
maddeci diyalektik bir anlayışla açıklamıştır. Bu nedenle bu
görüşüne "Tarihsel Materyalizm" denmektedir. Tarihsel
materyalizm tarihte maddi nitelikli olaylara öncelik ve ağırlık
tanıyan yorumdur. Marx‘a göre tarihi toplum, toplumu ekonomi,
ekonomiyi ise üretim biçimi belirler. Ona göre tarihte, toplumda
diyalektik bir şekilde değişir, diyalektik bir oluştur. Ona göre
üretim araçları, üretim biçimi (altyapı) bir toplumda hukuk,
felsefe, ahlak, siyaset v.b. (üstyapı)nın belirleyicisidir. Altyapıda
meydana gelen değişmeler üstyapıyı da değiştirir. Tarihin
diyalektik bir gelişme izlediğini savunan Marx‘a göre toplumlar
ilkel, köleci, feodal, kapitalist ve sosyalist toplum aşamalarından geçer. Kapitalist toplumda değişme ve
gelişmeyi sağlayan temel çelişme işçi (proletarya)- işveren (burjuva) sınıflaşmasıdır. Aynı zamanda
karşıtlığı içeren bu durum, tez ve antitezi, yani çatışma güçlerini temsil eder. Marx bu karşıtlıktan
sınıfsız toplum (sosyalizm) biçiminde yeni bir senteze ulaşılacağını savunur.
Kaynak: http://www.felsefedersligi.com/FileUpload/op30412/File/varlikfel.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder